Tatil havasına giremedim bir türlü. Ne iş anlamadım. Sanki okulu
bırakmışım gibi huzursuz hissediyorum. Hala gitmem gerekiyormuş da ben
gitmiyormuşum gibi. Yakın arkadaşlarımın garip davrandıklarını düşünmeye
başladım.
Biri 911’i arasın! Ya da 119 muydu? Bizdeki numarası neydi
ya bunun? 112 mi? Her neyse Katy Perry’nin dediği gibi; “Someone call the
doctor!” -,- Çünkü neyim var cidden anlamış değilim.
Hayatım boyunca hiç deniz-kum-güneş gibi bir tatil hayali
kurmamıştım. Ama bugün oturmuş perdeyi izlerken (-,-) bunu çok istediğimi fark
ettim. Acaba yaşlanıyor muyum nedir? Belki de bunu düşünmeye başladığım sırada
perdeyi izliyor olmam her şeyi açıklıyordur. Bu ikinci sınıf beni çok yordu
azizim. Öyle böyle değil. O kadar anlatamıyorum ki o kadar olur. İşte o kadar
bir şey, anlatamadım yine.
Bu aralar interpals diye bir siteye takılmıştım. Dil öğrenmek
için birileriyle tanıştığınız sitelerden hani. İngilizcemi ilerleteyim
istemiştim alt tarafı ama Türk erkekleri kız gördüklerinde dayanamıyorlar mıdır
nedir, dakika başı mesaj atılıyor. Bir umut acaba İngilizce konuşan biri midir
diye bakıyorum ama gelen mesajlar genellikle şu şekilde oluyor:
“Selam.”
“O fotoğraftaki sen misin?”
“Elindeki kitabın yazarı şöyle de böyle de…”
“Profiline neden öyle yazdın?”
“Neden cevap vermiyorsun? Son bir şey dişlerin çarpık da
ondan ağzın kapalı değil mi?”
Paşalar, keyfimin kahyaları olduklarından…
Bir de bizde ulaşılamayan ciğere mundar deme durumu var ya,
çok gülüyorum cidden. Kapattım tabi
hesabımı. Bir tanecik Amerikan kız buldum umarım yardımı olur İngilizceme. ^^
Bu arada dişlerim ne çok düzgün inci gibi, ne de çarpık.
Normal insan dişi işte. -,- mezuniyet fotoğrafımı çeken fotoğrafçı çok güzel
bir şey söylemişti. Hiç unutmuyorum, benim de dünya görüşlerimden oldu (bu
arada hayat felsefem demek yerine dünya görüşüm diyin, diğeri yanlış kullanımmış.).
“Bak işte. Dünyanın en güzel dişlerine sahip olmayabilirsin.
Ama her insan güldüğünde dünya güzeli olur.” demişti o amca. Bence de öyle. Bu arada
gülüşünü çok beğendiğim biri var. Big Bang’deki Dae Sung. ^^ Gülünce, zaten
çizgi gibi olan gözleri tamamen yok oluyor ya çok sevimli bir şey. Benim de gözlerim
öyle olsun istiyorum! Aman neyse, bu saatten sonra değiştiremem zaten. :D
Bu arada Dae Sung dedim de… Asıl bomba ne? Big Bang’ten
Monster tabi ki…
Monster’ın klibinin yayınlandığını tesadüfen fark ettim. İzlerken
kalpten gideceğimi düşündüm. O şarkıyı o kadar heyecanla beklemiştim ki… Klibi
de çok etkileyici buldum. Millet istediği gibi korkuyorum bunların tipinden
artık, diyebilir. Bence her defasında bir adım daha ilerde bir iş yapıyorlar. Hele
de klibi bir yana bırakırsak şarkıya aşık oldum. GD efendi yine kendini aşmış. Ama
özellikle Dae Sung ve Tae’nin söylediği nakarat yok mu, ah… Bir de şu arkadaki
piyano… Çok üzülüyorum ona. Her gün eve gidip ağlayacağım onun için. -,- Still Alive
albümünün internette olduğunu da kimse söylemedi bana. Youtube’dan döndürüp
döndürüp dinliyordum artık. Neyse geç olsun, güç olmasın. Şu an albüm elimde
olsa da hala Monster’ı döndürüp duruyorum gerçi, bir şey fark etmedi. ^^
Hala daha dinlemediyseniz, bence bir dinleyin. Şimdi ben de
bir yüz kere daha dinlemeye gidiyorum. Siz de keyfinize bakın. Buyurun,
aşağıda. Taptaze sıcak sıcak Monster…
Pabucunuzu bir yerlerde unutmanız dileğiyle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder