Pages

2 Haziran 2012 Cumartesi

Monster değilim, tatil yapmak istiyorum.




Tatil havasına giremedim bir türlü. Ne iş anlamadım. Sanki okulu bırakmışım gibi huzursuz hissediyorum. Hala gitmem gerekiyormuş da ben gitmiyormuşum gibi. Yakın arkadaşlarımın garip davrandıklarını düşünmeye başladım.
Biri 911’i arasın! Ya da 119 muydu? Bizdeki numarası neydi ya bunun? 112 mi? Her neyse Katy Perry’nin dediği gibi; “Someone call the doctor!” -,- Çünkü neyim var cidden anlamış değilim.
Hayatım boyunca hiç deniz-kum-güneş gibi bir tatil hayali kurmamıştım. Ama bugün oturmuş perdeyi izlerken (-,-) bunu çok istediğimi fark ettim. Acaba yaşlanıyor muyum nedir? Belki de bunu düşünmeye başladığım sırada perdeyi izliyor olmam her şeyi açıklıyordur. Bu ikinci sınıf beni çok yordu azizim. Öyle böyle değil. O kadar anlatamıyorum ki o kadar olur. İşte o kadar bir şey, anlatamadım yine.
Bu aralar interpals diye bir siteye takılmıştım. Dil öğrenmek için birileriyle tanıştığınız sitelerden hani. İngilizcemi ilerleteyim istemiştim alt tarafı ama Türk erkekleri kız gördüklerinde dayanamıyorlar mıdır nedir, dakika başı mesaj atılıyor. Bir umut acaba İngilizce konuşan biri midir diye bakıyorum ama gelen mesajlar genellikle şu şekilde oluyor:
“Selam.”
“O fotoğraftaki sen misin?”
“Elindeki kitabın yazarı şöyle de böyle de…”
“Profiline neden öyle yazdın?”
“Neden cevap vermiyorsun? Son bir şey dişlerin çarpık da ondan ağzın kapalı değil mi?”
Paşalar, keyfimin kahyaları olduklarından…
Bir de bizde ulaşılamayan ciğere mundar deme durumu var ya, çok gülüyorum cidden.  Kapattım tabi hesabımı. Bir tanecik Amerikan kız buldum umarım yardımı olur İngilizceme. ^^
Bu arada dişlerim ne çok düzgün inci gibi, ne de çarpık. Normal insan dişi işte. -,- mezuniyet fotoğrafımı çeken fotoğrafçı çok güzel bir şey söylemişti. Hiç unutmuyorum, benim de dünya görüşlerimden oldu (bu arada hayat felsefem demek yerine dünya görüşüm diyin, diğeri yanlış kullanımmış.).
“Bak işte. Dünyanın en güzel dişlerine sahip olmayabilirsin. Ama her insan güldüğünde dünya güzeli olur.” demişti o amca. Bence de öyle. Bu arada gülüşünü çok beğendiğim biri var. Big Bang’deki Dae Sung. ^^ Gülünce, zaten çizgi gibi olan gözleri tamamen yok oluyor ya çok sevimli bir şey. Benim de gözlerim öyle olsun istiyorum! Aman neyse, bu saatten sonra değiştiremem zaten. :D

Bu arada Dae Sung dedim de… Asıl bomba ne? Big Bang’ten Monster tabi ki…
Monster’ın klibinin yayınlandığını tesadüfen fark ettim. İzlerken kalpten gideceğimi düşündüm. O şarkıyı o kadar heyecanla beklemiştim ki… Klibi de çok etkileyici buldum. Millet istediği gibi korkuyorum bunların tipinden artık, diyebilir. Bence her defasında bir adım daha ilerde bir iş yapıyorlar. Hele de klibi bir yana bırakırsak şarkıya aşık oldum. GD efendi yine kendini aşmış. Ama özellikle Dae Sung ve Tae’nin söylediği nakarat yok mu, ah… Bir de şu arkadaki piyano… Çok üzülüyorum ona. Her gün eve gidip ağlayacağım onun için. -,- Still Alive albümünün internette olduğunu da kimse söylemedi bana. Youtube’dan döndürüp döndürüp dinliyordum artık. Neyse geç olsun, güç olmasın. Şu an albüm elimde olsa da hala Monster’ı döndürüp duruyorum gerçi, bir şey fark etmedi. ^^

Hala daha dinlemediyseniz, bence bir dinleyin. Şimdi ben de bir yüz kere daha dinlemeye gidiyorum. Siz de keyfinize bakın. Buyurun, aşağıda. Taptaze sıcak sıcak Monster…


Pabucunuzu bir yerlerde unutmanız dileğiyle... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder