Bir muhabir olmak nasıl bir şeydir merak etmiştim hep.
Trt’yi açarsınız, Nermin Tuğuşlu o güzelim sesiyle haberini
sunar ve muhabire bağlanır. Muhabir yangın yerine varmıştır ve o kör dumanın
içinde size öğrendiklerini aktarır. Çok zor görünmüyor. O halde muhabircilik
oynayabiliriz değil mi?
Değil işte! Merkezdeki spiker “Bilmem nerenin bilmem
neresinde çıkan yangınla ilgili bilgileri almak için, olay yerindeki
muhabirimiz Cinderella’ya bağlanıyoruz” dediğinde işler değişir.
“Teşekkürler Nermin! Sabah dokuz sularında çıkan yangının bla bla
bla.Şu anda bla bla bla. İtfaiye erleri bla bla bla. Şiddetli rüzgarın bla bla
bla yetkililer bla bla bla. İlerleyen saatlerde gelişmeleri aktarmaya devam
edeceğiz. Söz sende!” diyemezsiniz. Ben diyemedim en azından. Neden? Çünkü hiç televizyon izlemiyorum. Neden?
Konuşurken çok heyecanlanıyorum. O halde ben neden bu kurstayım? Cevabını bilmediğim için bu konuyu geçiştiriyorum. Velhasıl demek
istediğim.; haberleri izleyin, arada sırada televizyona bakın. Lazım oluyor. Heyecan
konusuna gelince, kelin ilacı şimşir tarak. Böyle değildi sanırım. Neyse.
Sanırım bu yıl kalın tabanlı ayakkabılar çok rağbet
görüyor. Alış veriş sitelerinde hep
karşıma çıkıyorlardı. Sonra benim de böyle bir pabucum olduğunu hatırladım. Malum
benim camdan olanların modası geçmişti artık.
İşte o ayakkabılar…
Sonra dedim ki kendi kendime; “Vay be modayı sen
belirliyorsun! İkoncan olmuşsun sen artık” Çok havalıydım o an. ^^ Ama aklıma
Ivana Sert geldi ve bu sefer de şöyle dedim; “Turgiyeyin, en şık kadin bu
olamaz. Bizimle diyılsin.” Böylece eski mütevazi hayatıma döndüm ve bloğumun başına
doğru yumuşak bir geçiş yaptım.
Şu an büyük sıkıntılarım var. Örneğin; bu odayı kim
toplayacak? O giysiler nasıl kuruyacak? Şu sınavlara kim çalışacak? Aklımda deli
sorular… Ben iyisi mi bir yerlerden başlayayım.
Gündemden gelişmeleri aktardık.İlerleyen zamanlarda biz yine burada olacağız. Bizi izlemeye devam edin!
Pabucunuzu bir yerlerde unutmanız dileğiyle… :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder